Corona virüs salgını ABD ekonomisini etkiledi
Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ABD’de de corona virüs salgını, sadece insan sağlığını değil aynı zamanda ekonomiyi de vurdu. Dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD, uzun süren bir ekonomik büyüme sürecinin ardından Covid-19 salgınının neden olduğu krizle 2020’de derin bir resesyona girdi.
Covid-19 vaka sayılarının eylül ayı itibarıyla yeniden yükselmesi ve salgına karşı alınan önlemlerin yeniden uygulamaya başlanmasıyla Amerikan ekonomisinin görünümüne ilişkin belirsizlik arttı. Ülke, salgınının neden olduğu krizle 2020’de derin bir resesyona girdi.
ABD ekonomisi, geçen yıl yeni tip corona virüs (Covid-19) salgınının neden olduğu derin bir ekonomik gerilemeyle karşı karşıya kalırken, salgının etkilerinin ülke ekonomisinde kalıcı bir hasar bırakıp bırakmayacağı ve ekonomideki toparlanmanın nasıl olacağı belirsizliğini koruyor.
Geçen yılın ocak ayında ilk Covid-19 vakasının tespit edildiği ABD’de, mart ve nisanda artan salgınla 21,4 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip ülke ekonomisi altüst oldu.
Ülkede salgını kontrol altına almaya yönelik kısıtlamaların etkisiyle ekonomik faaliyet neredeyse durma noktasına geldi. Alınan önlemlerle vaka sayılarındaki artış yaz döneminde azalırken, ülkedeki ekonomik faaliyet de toparlanma sinyalleri vermeye başladı.
Covid-19 vaka sayılarının eylül ayı itibarıyla yeniden yükselmesi ve salgına karşı alınan önlemlerin yeniden uygulamaya başlanmasıyla Amerikan ekonomisinin görünümüne ilişkin belirsizlik de arttı.
ÜLKE EKONOMİSİ TARİHİ SEVİYEDE DARALDI
ABD ekonomisi, uzun bir ekonomik büyümenin ardından Covid-19 salgınının neden olduğu krizle 2020’de derin bir resesyon yaşadı.
2019’da yüzde 2,2 büyüyen ABD ekonomisi, salgının etkisiyle 2020’nin ilk çeyreğinde 5 daraldı.
Ülke ekonomisi, salgının etkilerinin yoğun şekilde hissedildiği 2020’nin ikinci çeyreğinde ise yüzde 31,7 ile tarihi bir daralma yaşadı.
Salgını kontrol altına almaya yönelik önlemlerin gevşetilmesi ve ekonomik faaliyetin kademeli bir şekilde normale dönmeye başlamasıyla ülke ekonomisi, geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 33,4 ile rekor bir büyüme kaydetti.
ABD Merkez Bankası ise (Fed) ülke ekonomisinin 2020’de yüzde 2,4 küçüleceği tahmininde bulundu. Fed, ABD ekonomisinin 2021’de yüzde 4,2, 2022’de yüze 3,2 ve 2023’te ise yüzde 2,4 büyüyeceğini öngördü.
IMF ise ABD ekonomisinin 2020’de yüzde 4,3 daralacağı, 2021’de yüzde 3,1 büyüyeceği tahmininde bulundu.
BÜTÇE AÇIĞI 3,1 TRİLYON DOLARA ÇIKTI
Ülkede federal hükümetin bütçe açığı da 2020 mali yılında Covid-19 salgınının etkisiyle toplam 3,1 trilyon dolarlık rekor seviyeye ulaştı. Söz konusu açık, 2019’un aynı döneminde 984 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, 2020 mali yılında bu seviyenin neredeyse 3 katına çıktı.
Hükümetin bütçe açığının 2020 mali yılında rekor seviyeye ulaşmasında, Covid-19 salgınının yarattığı kriz etkili oldu. Bu dönemde federal hükümetin gelirleri ekonomik faaliyetin aksamasıyla düşüş gösterirken, harcamaları da salgınla mücadele kapsamında hayata geçirilen destek paketleriyle arttı.
Ülkedeki şirketlerin iflas etmesine, yatırımların düşmesine ve insan sermayesinin zarar görmesine neden olan salgının, ABD ekonomisinde kalıcı bir hasar bırakıp bırakmayacağı ve ekonomideki toparlanmanın nasıl olacağı ise belirsizliğini koruyor.
SALGIN ÖNCESİ YÜZDE 3,5 OLAN İŞSİZLİK, YÜZDE 14,7’YE YÜKSELDİ
Covid-19 salgını nedeniyle ABD ekonomisinin en sert darbeyi aldığı alanlardan biri iş gücü piyasası oldu. Salgın öncesi, Şubat 2020’de yüzde 3,5 gibi son 50 yılın en düşük seviyesinde olan işsizlik oranı, martta yüzde 4,4’e ve nisanda da yüzde 14,7’ye yükseldi.
İş gücü piyasasında Covid-19 salgınının etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği mart ve nisanda istihdam rekor seviyede azaldı ve 22 milyonu aşkın kişi işini kaybetti.
ABD’de Covid-19 salgını öncesi 200 bin seviyelerinde seyreden ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, salgının iş gücü piyasasını etkilemesiyle 28 Mart ile biten haftada 6 milyon 867 bine yükselerek rekor seviyeye ulaştı.
Covid-19 salgınına karşı alınan önlemlerin gevşetilmeye başlamasıyla işsizlik oranında da kademeli olarak düşüş kaydedildi. Ülkede işsizlik, geçen yıl mayısta yüzde 13,3’e, haziranda yüzde 11,1’e, temmuzda yüzde 10,2’ye, ağustosta yüzde 8,4’e, eylülde yüzde 7,9’a, ekimde yüzde 6,9’a ve kasımda yüzde 6,7’ye geriledi. Ülkedeki işsizlik oranı, geçen yılın aralık ayında da yüzde 6,7 seviyesini korudu.
ABD’de eylül ayı itibarıyla Covid-19 vakalarındaki artışın hızlanmasıyla iş gücü piyasasındaki toparlama da yavaşlama kaydetti.
Fed, ülkede işsizliğin 2020’de yüzde 6,7, 2021’de yüzde 5, 2022’de yüzde 4,2 ve 2023’te yüzde 3,7 olacağı tahmininde bulundu.
Salgının neden olduğu işten çıkarmalardan en çok etkilenen kesim, restoran ve perakende sektörlerinde çalışan düşük ücretli işçiler oldu.
İşten çıkarmaların en yoğun olduğu Nisan 2020’de iş kayıplarının yüzde 37,3’ü eğlence ve konaklama sektörlerinde meydana gelirken, söz konusu kaybın yüzde 12,4’ü eğitim ve sağlık hizmetlerinde, yüzde 10,4’ü profesyonel ve iş hizmetlerinde, yüzde 10,3’ü ise perakende ticaret sektörlerinde gerçekleşti.
ENFLASYON, YÜZDE 2 HEDEFİNİN ALTINDA KALDI
Covid-19 salgını nedeniyle ABD’de enflasyon ise önemli ölçüde düşüş kaydetti.
Fed’in Ağustos 2020’de açıkladığı yeni para politikası stratejisi sonrası enflasyon verisinin önemi artarken, Banka’nın “ortalama” yüzde 2 enflasyonu hedefleyeceği duyurulmuştu. Ancak salgın nedeniyle enflasyon Banka’nın hedefinin oldukça altında bir seyir izledi.
Salgından önce, Şubat 2020’de yüzde 2,3 olan yıllık enflasyon, martta yüzde 1,5, nisanda yüzde 0,3 ve mayısta yüzde 0,1 olarak kaydedildi.
Salgına karşı alınan önlemlerin gevşetilmesi ve işletmelerin yeniden açılarak ekonominin normalleşmeye başlaması sonucu haziran itibarıyla toparlanma eğilimi gösteren yıllık enflasyon, haziranda yüzde 0,6, temmuzda yüzde 1, ağustosta yüzde 1,3, eylülde yüzde 1,4, ekimde ve kasımda yüzde 1,2 oldu.
Fed ise enflasyonun 2020’de yüzde 1,2, 2021’de yüzde 1,8, 2022’de yüzde 1,9 ve 2023’te yüzde 2 olacağı öngörüsünde bulundu.
DIŞ TİCARET AÇIĞI YÜZDE 13,8 ARTTI
Covid-19 salgınını kontrol altına almaya yönelik önlemler kapsamında uluslararası hareketliliğin kısıtlanması ve tedarik zincirinde yaşanan aksamalar, ülkelerin dış ticaretini de kesintiye uğrattı.
Salgın nedeniyle ticaret akışında yaşanan aksamalar, ABD’nin dış ticaret dengesini de olumsuz etkiledi.
ABD’nin 2019’da 576,9 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2020’nin ilk 11 ayında 604,8 milyar dolar olarak hesaplandı. Dış ticaret açığı, Ocak-Kasım 2020’de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,8 artış kaydetti.
Ülkenin ihracatı Ocak-Kasım 2020’de bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 17,3 azalarak 1,9 trilyon dolar, ithalatı da yüzde 10,7 gerileme ile 2,5 trilyon dolar oldu.
SALGININ EKONOMİK ETKİLERİNE BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ HIZDA MÜDAHALE
Covid-19 salgınından sert bir şekilde etkilenen dünyanın en büyük ekonomisi ABD, salgının ekonomik etkilerine karşı benzeri görülmemiş hızda, oldukça önemli mali ve parasal önlemler hayata geçirdi.
Salgının hanehalkları ve işletmeler üzerindeki ekonomik etkisini sınırlamak için ABD Kongresi, sadece mart ayında 3 destek paketini onaylandı.
Söz konusu 3 mali pakete ek olarak, bu paketler kapsamındaki programların etkinliğini artırmak için daha sonraki aylarda da 2 ilave tedbir hayata geçirildi.
Bu kapsamda ilk olarak 6 Mart’ta federal, eyalet ve yerel halk sağlık kurumlarının salgına karşı tedavi geliştirmesi, laboratuvar testleri, enfeksiyon kontrolü ve enfekte şahıslarla temas etmiş olabilecek kişilerin izlenmesi için 8,3 milyar dolarlık acil durum kaynağı ayrıldı.
İkinci olarak, 18 Mart’ta ABD’liler için ücretsiz Covid-19 testi, ücretli hastalık izninin yanı sıra ihtiyaç sahiplerine gıda yardımı, işsizlik sigortasının genişletilmesi, eyaletlere tıbbi yardımın artırılması gibi düzenlemeleri öngören ve ABD bütçesine 104 milyar dolara mal olması beklenen önlem paketi hayata geçirildi.
ABD TARİHİNİN EN BÜYÜK EKONOMİK YARDIM PAKETİ GEÇİRİLDİ
Covid-19 salgınıyla mücadele ve salgın nedeniyle zarara uğrayan kişi ve işletmelerin desteklenmesini öngören 2,3 trilyon dolarlık ekonomik teşvik paketi ise 27 Mart’ta onaylandı.
“ABD tarihinin en büyük ekonomik yardım paketi” olarak nitelendirilen teşvik paketi kapsamında, Covid-19 ile mücadele kapsamında toplum sağlık merkezleri, klinikler ve huzurevlerinin ihtiyaç duyduğu maske, solunum cihazları ve kişisel koruyucu ekipman tedarikinin yanı sıra ekonomik zarara uğrayan küçük işletmeler ve gelir kaybı yaşayan Amerikan vatandaşlarına kredi imkanı ile doğrudan ödeme yapıldı.
Bu kapsamda, gelir konusunda belli kriterlerin altında kalan vatandaşlara bir defaya mahsus 1.200’er dolar nakit yardımı yapılırken, küçük işletmelerin çalışanlarının maaşlarını karşılayabilmesine yönelik 349 milyar dolarlık kredi programı başlatıldı.
Tasarıda, büyük ölçekli firmalara işçi çıkarmamaları, çalışanların özlük haklarında geriye gitmemeleri veya üretimlerini başka ülkelere kaydırmamaları için 500 milyar dolarlık kaynak sağlandı.
Küçük işletmelere yönelik paketin kısa sürede tükenmesinin ardından bu işletmeler ve sağlık merkezlerine daha fazla destek sunulması amacıyla 484 milyar dolarlık ilave bütçe tasarısı kabul edildi.
SON DESTEK PAKETİ UZUN MÜZAKERELERİN ARDINDAN ONAYLANDI
ABD Başkanı Donald Trump, 8 Ağustos’ta ise öğrenci kredileri, işsizlik yardımları, bordro vergileri ve ev sahiplerinin kiracılarını evden çıkarma yasağına yönelik 4 ayrı kararname imzaladı. Kararnameler kapsamında, bordro vergileri ile birçok kişiyi ilgilendiren işsizlik yardımları yıl sonuna kadar uzatılırken, öğrenci kredisi borçları ve gecikme faizleri de ikinci bir uyarıya kadar ertelendi ve ev sahiplerinin kiracıları evden çıkarmasına yönelik yasak uzatıldı.
Son olarak, Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında aylarca süren müzakereler sonucu Covid-19 salgınının ekonomik etkilerine yönelik yaklaşık 900 milyar dolarlık destek paketi 27 Aralık’ta onaylandı.
ABD Başkanı Trump, ilk olarak “rezalet” diye nitelendirdiği ve pakette yer alan 600 dolarlık nakit yardımının 2 bin dolara çıkarılması da dahil bazı değişiklikler yapılmasını istediği tasarıyı, daha sonra beklenmedik şekilde imzaladı.
Ülkede 2021 mali yılı için öngörülen 1,4 trilyon dolarlık bütçeye eklenen paket, ABD tarihinin ikinci en büyük destek paketi oldu. Söz konusu paketle gelir kaybı yaşayan Amerikalılar ve küçük işletmelerin yanı sıra pek çok alana destek sağlanması öngörülüyor.
Böylece ABD’de Covid-19 salgınının etkileriyle mücadele kapsamında bu zamana kadar toplamda 4 trilyon dolara yakın mali destek sağlandı.
Salgının ekonomik etkilerine yönelik desteğin ABD Başkanlığı’na seçilen Joe Biden yönetiminde de devam etmesi bekleniyor. 20 Ocak’ta yönetimi devralacak Biden’ın acil politika önceliğinin, salgının ekonomik sonuçlarına yönelik müdahaleyi desteklemek olacağı belirtildi.
Amerikan halkına daha fazla destek sözü veren Biden, yönetiminde sağlanacak destek paketinin “trilyon dolar” büyüklüğünde olacağını ifade etmişti.
FED, POLİTİKA FAİZİNİ SIFIRA ÇEKTİ VE PARASAL GENİŞLEME BAŞLATTI
Para politikası kapsamında ise Fed, finansal piyasaların işleyişini sürdürmek için eski ve yeni politika araçlarını devreye soktu. Faiz oranlarını sıfıra indiren Banka, sınırsız parasal genişleme başlattı.
Fed, 3 Mart’ta Covid-19 salgınının ekonomik etkilerine ilişkin endişelerin artmasıyla sürpriz faiz indirimine gitti ve politika faiz oranını 50 baz puan indirerek yüzde 1-1,25 aralığına çekti.
Banka, 15 Mart’ta ikinci kez acil faiz indirimine giderek politika faizini yüzde 1,00-1,25 aralığından yüzde 0-0,25 aralığına çekti ve 700 milyar dolarlık parasal genişleme başlattı.
Küresel ölçekte dolar likiditesi sağlanmasını güvence altına almak için dünyanın 14 büyük merkez bankasıyla swap hatları oluşturma kararı alan Fed, son olarak bu hatları Eylül 2021’e kadar uzattı.
Banka, 23 Mart’ta ise ekonomiye destek sağlamak amacıyla sınırsız varlık alımı dahil bir dizi tedbir açıklarken, 9 Nisan’da, 2,3 trilyon dolara kadar kredi sağlayacak kredi programlarını duyurdu.
Fed, Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) 2020 yılındaki son toplantısında ise ekonominin gidişatının büyük ölçüde virüsün seyrine bağlı olacağını vurgulayarak, halk sağlığı krizinin yakın dönemde ekonomik faaliyet, istihdam ve enflasyon üzerinde baskı yaratmaya devam edeceğine ve orta vadede ekonomik görünüm üzerinde önemli riskler oluşturacağına dikkati çekti.
Banka, varlık alımının süreceğinin ve 2023 yılına kadar faiz oranlarında değişikliğe gidilmeyeceğinin de sinyalini verdi.