Dolar 32,3669
Euro 34,9579
Altın 2.325,33
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

Yıllar geçtikçe daha az yabani oldum

24 Şubat 2022 11:00 | Son Güncellenme: 24 Şubat 2022 14:40
8.368
Yıllar geçtikçe daha az yabani oldum

Meriç Aral ve Efe Tunçer, Zorlu PSM YouTube kanalında yayınlanan ‘Teras Noir’ adlı programlarında bu hafta yeni çıkan albümleri “Sirenler” ile ses getiren Mor ve Ötesi grubunun vokalisti Harun Tekin ile eğlenceli sohbetlerinin yanı sıra müzik ve sosyal yaşam üzerine gerçekleştirdikleri filtresiz dost muhabbetleri ile keyifli bir yolculuğa çıkıyorlar.

“Yıllar geçtikçe daha az yabani oldum”

Harun Tekin, Meriç Aral ve Efe Tunçer’in “Sosyal hayatta yabani misindir?” sorusuna “Yabaniyimdir biraz. Yıllar geçtikçe daha az yabani oldum diyebilirim. Aslında bu hep böyledir; küçükken sevecen olanlarda yabanileşme, çocukken yabani olanlarda yaş ilerledikçe sevecenleşme olduğunu gözlemleyebiliriz. Esasen benim sohbet etmek veya sosyalleşmekle ilgili bir sorunum yok sadece fotoğraf konusu bana biraz tuhaf geliyor. Fotoğraf meselesi şu yüzden acayip geliyor; insanlar “seni gördük hadi bunu kanıtlayalım” refleksiyle yöneliyor ve bir anda fotoğraf çekilmek istiyor. Ancak aramızda hiçbir muhabbet olmadan bunu yapmak tuhaf geliyor. Hatta beni Koray Candemir bile zannetmiş olabilirsin. Çünkü bir keresinde Koray’la beraber konserdeyken bize eşlik eden rodimizi ünlü biri zannedip fotoğrafını çekmemizi isteyen biriyle karşılaşmıştık. Korayla fotoğrafı çektikten sonra rodimiz çok mutlu olurken fotoğraf çekilen hayran da arkadaşlarına rodiyi kastederek ‘ünlü, ünlü’ diye bağırdıktan sonra sevinçten ağlayarak ayrılmıştı yanımızdan.” açıklamasıyla Meriç Aral ve Efe Tunçer’i kahkaha krizine soktu.

“Hep yeni bir şey yapmaya çalışıyoruz”

Harun Tekin, Efe Tunçer’in “Kendi içinde kökleri olan, kendi köklerine bağlı kalan ve her dönem dinleyicisini etkileyen müzikleri nasıl üretiyorsunuz?” sorusuna “Biz aslında sürekli değişen ama kimliğini de koruyan bir müzik yaptığımızı düşünüyoruz. Mesela radikal değişiklikler olmalı mı bilemiyorum çünkü insan yaş aldıkça muhafazakarlaşıyor da olabilir. Fakat şunu fark ettik ki aslında biz hep bir öncekine göre başka bir şey yapmaya çalışıyoruz. O başka bir şey, Türkiye’deki genel müzik skalasında zaten bizim yaptığımız diğer şeylere yakın kalıyor. Mesela bizim kendi müzik evrenimizde ürettiklerimiz bambaşka bir tasarı gibi kalıyor. Belki de bu evrenleri biraz daha yaklaştırmaya çalışıyoruz o zaman da ‘aa evet bu öncekinden daha farklıymış’ kısımları da ortaya çıkıyor. “Sirenler” albümünde mesela çok zamanlılık üzerine bir şey kurmaya çalıştık. O çok zamanlılığı da müziğin kendisinde bakıldığı zaman “Bu şarkı daha önceki albümde olabilirdi” diyenler de var, “Tam da bu albümde olmalıydı bu şarkı” diyenler ve ‘Bak bu yeni galiba’ diyenler de var. Eğer bu üçünün de olduğunu hissediyorsa dinleyiciler o zaman güzel bir şey oluyor.” cevabıyla oldukça beğeni toplayan “Sirenler” albümü ve müzik üretimi hakkında detaylı bilgiler verdi.

“Biraz durup yavaşlamak gerekiyor”

Harun Tekin, Efe Tunçer’in “Bir toplumun ve bireylerinin geçmişi, geleceği ve şimdiyi aynı melankoliyle, aynı umutla ve aynı duyguyla deneyimlemesi nedir senin açından?” sorusuna “Duygular takibi zor şeylerdir esasen. Naomi Klein’ın “Şok Doktrini” adlı bir kitabı vardı ve onun dediği şeyi bizler yaşadık. Bizlerin maruz kaldığı gündem içerisinde sakin, soğuk kanlı veya sevgi dolu insanlar olarak kalmamız çok zor. Bu gündemlerle bizim karar verme kaslarımız da gevşemeye başlıyor ve sürekli yanlış kararlar verip öfkeyi başka yerlere yönlendiren kişilere dönüyoruz. Çünkü öfkenin gideceği bir yer var ama oraya gitmesindense tuttuğumuz takımlara, kadına, erkeğe kısaca her türlü gündem içinde nereye giderse gitsin şeklinde yaşıyoruz. Yani öfkeleneceğin yeri hatırlama diye oluşturulan bir şok doktrini var. Elbette yaşadığımız çağ ile çok alakası var. Bizler işimiz gereği sosyal medya hesaplarımızı aktif kullanıyoruz ancak tamamen kapatan insanlar bu duygu git gellerini daha sağlıklı yaşıyor. Bu konuda en büyük faktörün de hız olduğunu düşünüyorum. Belki biraz durup yavaşlamak gerekiyordur.” cevabını verdi.

ETİKETLER: ,