Dolar 38,0101
Euro 41,1605
Altın 3.730,14
BİST 9.683,48
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Çok Bulutlu
İstanbul
18°C
Çok Bulutlu
Cum 18°C
Cts 18°C
Paz 17°C
Pts 16°C

Herakleia Antik Kenti’nde Kazılar ve Doğa Sevgisi

Herakleia Antik Kenti’nde gerçekleştirilen kazılar, tarihi zenginlikleri gün yüzüne çıkarırken, doğa sevgisi ile birleşiyor. Bu eşsiz yerin keşfiyle antik dünyanın güzelliklerini ve doğal çevrenin korunmasını keşfedin.

Herakleia Antik Kenti’nde Kazılar ve Doğa Sevgisi
12 Ocak 2025 00:12
174
A+
A-

Herakleia Antik Kenti Kazıları

Herakleia Antik Kenti Kazıları

Kapıkırı Mahallesi’ndeki antik kentte, 4 yıl önce başlayan kazı çalışmaları, Prof. Dr. Zeliha Gider Büyüközer’in bilimsel danışmanlığında 12 ay boyunca kesintisiz bir şekilde devam etmektedir. Bu bölge, tarihi yapılarıyla günümüzde turistlerin yeni gözdesi haline gelmiş olan Herakleia Antik Kenti, açığa çıkarılan eserleriyle geçmişe dair birçok ipucu sunmaktadır.

Kazılar sonucunda gün yüzüne çıkarılan figürlü mozaikler, antik kandiller, pati izlerine sahip tuğlalar ve insanlarla birlikte gömülen hayvan iskeletlerinin bulunduğu mezarlar, 2 bin yıl önce Herakleia’da yaşayan insanların hayvanlara ve doğaya olan derin sevgisini ortaya koymaktadır. Latmos ve Herakleia Kazısı’nın başkanı Prof. Dr. Zeliha Gider Büyüközer, Herakleia’nın ve çevresindeki Latmos coğrafyasının 500 milyon yıllık jeolojik geçmişi ile doğal güzellikleri açısından olağanüstü bir yere sahip olduğunu vurgulamaktadır.

Büyüközer, Herakleialıların yapıları inşa ederken doğayı tahrip etmeden son derece verimli bir şekilde kullandıklarını belirtmektedir. “Arkeolojik kazılar, Herakleialıların doğayla iç içe yaşadıklarını ve hayvanları yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası olarak kabul ettiklerini göstermektedir. Bu sevgi, sanat ve ritüellerle de ifade edilmiştir. Doğal sağlam kayaçları binalarının bir parçası haline getiren bu antik halk, çevreyle uyumlu ve dayanıklı yapılar inşa etmişlerdir. Antik kentteki bu yapılar, doğayla uyum içerisinde bir yaşam sürdüğünün en büyük göstergesidir” diye konuşmaktadır.

“Köpekleri ile Yan Yana Gömülmüşler”

2022 yılı kazılarında, güney Helenistik kule yanındaki mezarlıkta insan yanına gömülü bir köpeğe rastlandığını ifade eden Büyüközer, bu buluntunun Herakleialıların evcil hayvanlarına verdiği önemin bir yansıması olduğunu vurgulamaktadır. “Bireylerin öbür dünyada da köpekleriyle birlikte olmayı tercih etmeleri, köpeklerin ne kadar değerli olduğunu ve onlarla kurdukları bağın ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir. Ayrıca, kazılarda Roma hamamında pek çok kiremit tuğlanın üzerinde köpeklere ait pati izlerine rastladık” şeklinde açıklama yapmaktadır.

Yaklaşık 2 bin yıllık pati izlerinin, tuğlaların kalıplara döküldükten sonra güneş altında kurutulmak üzere açık alanda serildiği sırada evcil hayvanların tuğlaların üzerine basmasıyla oluştuğunu belirten Büyüközer, bu izlerin Herakleialıların hayvanları ne kadar çok sevdiğini ve onlarla iç içe bir yaşam sürdüklerini kanıtladığını ifade etmektedir.

Tarihi yapılarda ortaya çıkarılan mozaiklerde farklı hayvan figürlerinin dikkat çektiğini belirten Büyüközer, “Kazılarda ele geçirilen görseller, Herakleialıların çevrelerindeki hayvanları ne kadar iyi tanıdığını ve onlara olan ilgilerini bir kez daha ön plana çıkarmaktadır. Bitkisel bezekler ve hayvan figürlerinin sıkça yer aldığı seramikler ve kandiller, bu halkın doğaya ve hayvanlara olan sevgisini gösteren önemli buluntulardır. Herakleialıların, yaşadıkları doğayı ve hayvanları sadece yaşam alanlarının bir parçası olarak görmekle kalmayıp, onları sanatla da taçlandırdıkları görülmektedir” şeklinde konuşmaktadır.

Büyüközer, Herakleia ve Latmos bölgesindeki insanların doğaya ve hayvanlara olan sevgisinin nesilden nesile aktarıldığını eklemektedir.