Dolar 37,9836
Euro 41,2389
Altın 3.717,73
BİST 9.810,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
14°C
Parçalı Bulutlu
Cts 17°C
Paz 18°C
Pts 20°C
Sal 20°C

Pisidia Antiokheia Antik Kenti ve St. Paul Kilisesi

Pisidia Antiokheia Antik Kenti ve St. Paul Kilisesi, tarihi zenginlikleri ve benzersiz mimarisi ile ziyaretçilerini büyülüyor. Antik Roma dönemine ait kalıntılar arasında bir yolculuğa çıkın ve bu eşsiz mirası keşfedin.

Pisidia Antiokheia Antik Kenti ve St. Paul Kilisesi
28 Aralık 2024 19:36
236
A+
A-

Pisidia Antiokheia Antik Kenti

Pisidia Antiokheia Antik Kenti

Isparta’nın Yalvaç ilçesinin yaklaşık 1 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Pisidia Antiokheia Antik Kenti, Göller Yöresi’nde, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin kesişim noktasında yer almaktadır. Bu antik kent, yamuk planlı yapısıyla dikkat çekerken, Roma ve Bizans dönemlerine ait birçok yapı kalıntısına ev sahipliği yapmaktadır. Gerçekleştirilen kazılar ve araştırmalar sonucunda, surların geçtiği alanlar belirginleşmiş, ana giriş kapısının batıda yer aldığı antik kentin kuzey kısmında su kemerleri, Nympheum (çeşme yapısı), hamam, Palestra gibi önemli yapıların kalıntıları ortaya çıkmıştır.

Antik kentin merkezinde bulunan tiyatro, Tiberius Alanı, Propylon ve Augustus Tapınağı, ziyaretçilerin dikkatini çeken başlıca yapılar arasındadır. Ayrıca, Tiberius Alanı’nın yakınında bir Bizans kilisesinin kalıntıları ile batıda bir bazilika kalıntısı da bulunmaktadır.

ST. PAUL KİLİSESİ HAC MERKEZLERİNDEN BİRİ

1920-1924 yılları arasında Amerikalı arkeologlar tarafından yapılan kazılardan yaklaşık 56 yıl sonra, 1980’li yıllardan itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yerel idarelerin katkılarıyla müze müdürlüğü başkanlığında kurtarma kazıları gerçekleştirilmiştir. Antiokheia Ören Yeri’nde yer alan Hamam-Bazilika yapısı, tiyatro, Nympheum, batı kapısı ve çevresi, Decumanus Maximanus ile Cordo Maximanus caddelerinin her iki yanında doğu, batı, kuzey ve güney yönünde sokak girişi ağızlarında St. Paul ve Merkezi Kilise’de de küçük çapta kazılar yapılmıştır.

Aziz Paulus’un Hristiyanlığı yaymak amacıyla ziyaret ettiği yerler hac merkezi olarak kabul edildiğinden, Pisidia Antiokheia’da bulunan St. Paul Kilisesi de önemli hac merkezlerinden biri olarak öne çıkmaktadır.

‘ÇOK FARKLI ESERLER ORTAYA ÇIKARIYORUZ’

'ÇOK FARKLI ESERLER ORTAYA ÇIKARIYORUZ'

Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınan destekle 12 ay boyunca süren kazılar, antik kentin Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özhanlı’nın liderliğinde devam etmektedir. Prof. Dr. Özhanlı, soğuk kış günlerinde dahi 100’e yakın personelle kazılara devam ettiklerini belirtti. Antik kentin, İç Anadolu’dan Ege ve Akdeniz’e geçiş sağlayan stratejik bir noktada bulunduğuna dikkat çekerek, “Hem Helenistik hem de Roma İmparatorluğu döneminde büyük bir öneme sahip olmuştur. Çok çeşitli eserler ortaya çıkarmaktayız. Men Tapınağı, bu antik kente çok farklı bir özellik katmaktadır; Anadolu’da yerini bildiğimiz tek ‘Ay Tanrısı’na ait tapınaktır. St. Paul’un buraya gelerek vaaz vermesi, Hristiyanlık için de burayı önemli bir merkeze dönüştürmüştür. Ziyaretçilerin büyük bir kısmı, bu kilise için buraya gelmektedir,” dedi.

‘BU İLGİNÇ BİR BULUNTUYDU’

Bu yılki kazılarda değerli bir taş muska bulduklarını belirten Prof. Dr. Özhanlı, taşın bir yüzünde yengeç figürü, diğer yüzünde ise hasta kız ve anne babasının isimlerinin yazılı olduğunu tespit ettiklerini ifade etti. “Bu bilgi bizim için oldukça önemliydi. Antik Roma’nın en önemli hekimlerinden biri olan Galen’in, bu hastalıkla ilgili verdiği bilgiler mevcut. Yengeç, Yunanca’da ‘Karkides’ olarak geçiyor. Galen, kanser hastalığını yengece benzeterek, ‘Yengecin bacakları gibi organları sarıp öldüren bir hastalık’ ifadesini kullanıyor. Bu, aslında bugünkü kanser tanımını yapıyor. Gerçekten de bu ilginç bir buluntu oldu. M.S. 4’üncü yüzyılda kanser gibi bir hastalıktan bahsedildiğini görüyoruz,” diye sözlerine ekledi.