Sivrisineklerle Mücadelede Toksik Erkek Tekniği: Yeni Bir Yaklaşım
Sivrisineklerle mücadelede devrim niteliğinde bir yaklaşım: Toksik Erkek Tekniği. Bu yöntem, doğaya zarar vermeden sivrisinek populasyonunu kontrol altına almayı hedefliyor. Detaylar için hemen keşfedin!

Sivrisineklerle Mücadelede Yeni Bir Yaklaşım: Toksik Erkek Tekniği
Macquarie Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, sivrisinek popülasyonlarını kontrol altına almak amacıyla devrim niteliğinde bir yöntem geliştirdi. Bu “toksik erkek tekniği,” erkek sivrisineklere örümcek ve deniz şakayığına ait zehir proteinleri üretme yeteneği kazandırıyor. Bu proteinler, çiftleşme esnasında dişilere enjekte edilerek onların yaşam sürelerini kısaltıyor.
Bu yenilikçi yaklaşım, daha önce meyve sinekleri üzerinde yapılan bir araştırmanın ardından, dang humması ve Zika gibi tehlikeli hastalıkları yayan sivrisinek türleri üzerinde test ediliyor. Çalışmanın baş yazarı Sam Beach, bu yöntemin, böcek ilaçlarının yerel ekosistemlere zarar vermeden, hastalık salgınlarını hızla kontrol altına almak için kullanılabileceğini vurguladı. Beach, “Hedefimiz, bir erkek sivrisineğin bir dişiyle çiftleşmesi ve ardından dişinin hemen ölmesidir” diyerek, genetik müdahale sürecinin karmaşıklığına da dikkat çekti. Çünkü bu genlerin yeni yumurtalara cam iğnelerle enjekte edilmesi gerekiyor.
Sivrisineklerin yalnızca dişi bireyleri kan emer ve genellikle yaşamlarının ilk 24-48 saatinde çiftleşirler. Ancak, dişiler haftalarca yaşayabilir ve bu süre zarfında hastalıkları yaymaya devam edebilirler. Yeni geliştirilen yöntem sayesinde, kan emme oranlarının %40-60 oranında azalması beklenmektedir.
Guardianda yer alan habere göre; bu teknik, diğer genetik biyokontrol yöntemlerinden farklı olarak doğrudan dişi sivrisinekleri hedef alıyor. Beach, “Bu yöntemle dişi sivrisinek popülasyonunun boyutunu hemen azaltabilir ve böylelikle vektör kaynaklı hastalıkların yayılmasında hızlı bir düşüş sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.
Melbourne Üniversitesi’nden evrimsel biyolog Dr. Tom Schmidt, sivrisineklerin böcek ilaçlarına karşı hızla direnç geliştirdiğini ve bu direncin gemiler ve uçaklar aracılığıyla dünya genelinde yayıldığını belirtti. Bu durum, yeni ve etkili zararlı yönetimi yöntemlerine olan ihtiyacı artırmaktadır. Schmidt, daha önce Avustralya’da Wolbachia bakterisi ile enfekte edilen sivrisineklerin, kuzey Queensland’de dang humması yayılımını büyük ölçüde azalttığını hatırlatarak, genetik yaklaşımların da önemli etkiler yaratabileceğini vurguladı.
Adelaide Üniversitesi’nden bulaşıcı hastalıklar araştırmacısı Prof. Philip Weinstein ise, tüm sivrisinek türlerinin hastalık taşımadığını ve sivrisineklerin polen taşıyıcıları ile balıklar ve yarasalar için önemli bir besin kaynağı olduğunu ifade etti. Weinstein, ideal çözümün sivrisinekleri tamamen yok etmek yerine popülasyonlarını kontrol altında tutmak olduğunu savundu.