Ahmet Rıhtım’ın Saatçilik ve Koleksiyon Yolculuğu
Ahmet Rıhtım’ın saatçilik ve koleksiyon yolculuğu, meraklıları için büyüleyici bir keşif sunuyor. Saatlerin tarihine, ustalığına ve koleksiyonculuğun inceliklerine dair derinlemesine bir bakış için bu içerikte buluşalım.

Ahmet Rıhtım’ın Saatçilik Yolculuğu
Kayseri’de yaşayan evli ve iki çocuk babası Ahmet Rıhtım, 13 yaşında babasının yanında çırak olarak saatçiliğe adım attı. Zamanla, bu mesleği babasından devralarak, hem saat satışı hem de bozuk saatlerin tamiri üzerine uzmanlaştı. 50 yılı aşkın bir süredir bu mesleği icra eden Rıhtım, 40 yıldan beri beğendiği saatleri satmayarak, 500 parçalık etkileyici bir koleksiyon oluşturdu.
Koleksiyonundaki en eski parça, 1850 yılına ait bir İsviçre yapımı saat. Toplamda 100 farklı markaya ait saat bulunan bu koleksiyon, Ahmet Rıhtım’ın tutkusunu ve özverisini yansıtıyor. Koleksiyonunu şu sözlerle anlattı:
“Koleksiyon yapmaya 1985 yılında, hoşuma giden saatleri ayırarak başladım. Beğendiğim saatleri satmayıp kendime ayırdım. ‘Şunu satma, bunu satma’ derken 500 saate ulaştık. Koleksiyonumdaki en eski parça 1850 yılına ait İsviçre yapımı bir saat. Saat koleksiyonumda 100 çeşit marka var. 1985’te başladım ve 40 senedir biriktiriyorum. Saatçiliğe babamın yanında çırak olarak başladım. 50 yıllık saatçiyim. Koleksiyonumda 1850’den 1950’ye kadar saatler mevcut.”
Koleksiyonun Değeri ve Yatırım Yaklaşımı
Koleksiyonundaki tüm saatlerin çalıştığını belirten Rıhtım, şunları ifade etti:
“Çok özel ve güzel saatlerim var. Eski saatlerin içleri seramikten yapılır, bu sayede bozulmaz ve sararma yapmaz. Koleksiyonumda 400 adet kol saati ve 100 adet cep saati bulunuyor. Toplamda 500 parçadan oluşan bu koleksiyonun hepsi de çalışıyor. Eğer değerini veren bir alıcı çıkarsa, satmayı düşünebilirim. Bu saatleri gören herkes hayran kaldı. ‘Keşke bizim de böyle bir koleksiyonumuz olsaydı’ diyorlar. Millet genellikle eve ya da arsaya para yatırırken, biz saatlere yatırım yaptık.”
Zamanın Değeri ve Saatin Önemi
Ahmet Rıhtım, saatlerin insanların en iyi arkadaşı olduğunu vurgulayarak, saatçilik mesleğinin geçirdiği evrimi şöyle anlattı:
“Eskiden saatler tamamen mekanikti. Sonrasında kurmalı saatler, ardından otomatik saatler ve en sonunda elektronik saatler ortaya çıktı. Bugün akıllı saatlerin yaygınlaşmasıyla bu meslek farklı bir boyuta taşındı. Artık saatçilik eskisi gibi popüler değil. Gerçek saat mekanik olmalıdır; çünkü gerçek saat, zamanın değerini en iyi şekilde gösterir. Telefonların yaygınlaşmasıyla saatlere olan ilgi azaldı. Artık saatler, birer aksesuar haline geldi fakat yine de meraklıları var. Biz de kaybolan meslekler arasına girdik. Saat, insanın en iyi arkadaşıdır. Zaman, en kıymetli şeydir ve zamanı gösteren de saattir. Saatin kıymetini bilmeyen, hiçbir şeyin kıymetini bilemez.”