Uzay ve Karman Hattı: Uzayın Sesi ve Kokusu
“Uzay ve Karman Hattı: Uzayın Sesi ve Kokusu” başlıklı içeriğimizde, evrenin derinliklerindeki gizemleri keşfedin. Uzayın sesleri, kokuları ve bilinmeyen sırları hakkında ilginç bilgilerle dolu bir yolculuğa çıkın.

Uzay ve Karman Hattı
Deniz seviyesinin 100 kilometre üzerindeki “Karman Hattı”, günümüzdeki resmi antlaşmalarda uzay alanının başlangıcı olarak kabul edilir. Yani, deniz seviyesinin 100 metre yüksekliğine çıktığınız anda, uzayın resmi sınırlarına ulaşmış olursunuz.
İnsanlığın bilinen tarihinden bu yana uzay, daima merak uyandıran bir konu olmuştur ve hâlâ popülerliğini korumaktadır. Bilim insanları, uzayın en küçük gelişmelerini bile dikkatle takip etmektedir. Son zamanlarda, araştırmacılar uzayın sesini ve kokusunu tanımlamakta başarılı oldular. Dünya’dan yaklaşık 100.000 kilometre uzakta, daha önce ölçülmemiş bir mesafede uzayın sesini kaydetmeyi başardılar. Kaydedilen plazma patlamaları, yani korolar dalgaları, insan işitme frekans aralığında yer almaktadır. Bu dalgalar ses sinyallerine dönüştürüldüğünde, insanlık tarafından da anlaşılabiliyor. Araştırmacıların bulgularına göre, uzayın sesi kuş cıvıltılarına benzemektedir!
Uzayın Kokusu
Ayrıca, astronotlar Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) algıladıkları benzersiz bir kokuyu iki ana öğeye benzetmişlerdir. Astronotlar bu kokuyu; “ızgara biftek”, “sıcak metal” ve “kaynak dumanları” olarak tanımlamaktadır. Üstelik, astronotların büyük bir bölümü bu kokunun tanımı konusunda hemfikirdir. Ancak, farklı bir görüş sunan astronot Tony Antonelli, bu kokunun kesinlikle hiçbir şeye benzemediğini ifade etmektedir. Üç kez uzay yürüyüşü yapan Thomas Jones ise uzay istasyonuna dönerken “ozon benzeri, hafif keskin ve kükürtlü bir koku” algıladığını belirtmiştir.
Astronot Don Pettit ise uzaydaki kokuyu şöyle tanımlıyor: “Her seferinde hava kilidini yeniden bastırdığımda, kapağı açtığımda ve içerideki iki yorgun işçiyi karşıladığımda, burnuma garip bir koku gelirdi. Önceleri bu kokunun nereden geldiğini tam olarak anlamıyordum. Muhtemelen bölmeyi bastıran hava kanallarından gelmiş olmalıydı. Sonra fark ettim ki bu koku onların kıyafetlerinde, kasklarında, eldivenlerinde ve aletlerinde vardı. Kumaşlarda daha belirgindi. Metal veya plastik yüzeylerde değil.”
NASA ise bu ilginç kokuyu eğitim amaçlı olarak yeniden üretmeye çalışmaktadır.